Neden ölünün arkasindan yolu ışık olsun yerine mekanı cennet olsun demiyoruz ?

 

S :
Hasan hocam.merhaba
Bi sey sormak istiyoru…anlayamadigimdan sorucam..sizin her konuda inanç ve bilgilerinizin tam olduğuna inandigim için

Neden ölünün arkasindan yolu ışık olsun yerine mekanı cennet olsun demiyoruz?

C :

konunun tam olarak anlaşılması için oldukça derin ve detaylı bir anlatım gerekiyor, yine de elimden geldiğince kısa bir özet yapmaya çalışayım :))

Kur’an a ve güvenilir hadislere göre; bizim ilk yaradılışımız BERZAH Aleminde, sadece NEFS(enerji bedeni diyelim) elbette bilinç var ama kumanda etmemiz gereken bir fizik bedene henüz sahip olmadığımız için orada akıla da ihtiyacımız yoktu, yorumlamaya, düşünüp tartmaya da.. tüm gerçeklik ne ise olduğu gibi görüp, tercihlerimizi yaptık.
Ta ki zamanımız gelip de bu dünya hayatı için bir bedene sahip olmaya başlayana dek.. Bir de RUH verildi bize, her zaman bizim için en iyi olanı bize telkin eden, yolu gösteren, yaradılış gayemizi bize sürekli hatırlatan..
Oldu mu 3 bedenimiz ..
Nefs, Fizik Beden ve Ruh.
Nefsin Kalbi ego ile doludur, ruhun kalbi ise Yaratıcı’nın dizayn ettiği mükemmel insan. Zaten Yaradılış gayemiz, ulaşmayı hedeflediğimiz şey de bu. Nefsin hüvviyetini, yani O mükemmel yaradılış olan ruh’un hüviyetine dönüştürebilmek.. ”0 EGO” .
Eğer bilgi kaynağımız Kuran ve Sünnet ise burada direk İblis’ten de bahsedebiliriz. İblis zorla kimseye bir şey yaptıramaz, sadece Nefs’e fısıldar bencilliği egoyu tetikler. Ruh ise Allah’ın ilhamını fısıldar insana.. Akıl bu ikisini yorumlar ve iki zıt arasında, özgür iradesini kullanarak karar verir. Bu karara göre fizik bedene kumanda ederek yönlendirir. Kişi en çok ne yöne kulak kabartıyorsa, zamanla diğerini daha az duymaya başlar.
Hayatı böylece devam eder gider, Fizik beden sonludur; doğar, gelişir, günümüz şartlarında 35-40 tan itibaren hücreler yavaş yavaş işlerliğini yitirmeye ve kimisi ölmeye başlar, yerine daha zayıf hücreler oluşur. Bütün bunlar olurken, doğal süreç içerisinde ya da özel bir nedenden dolayı gerçekleşen ölüm ise, aslında ruhun bedenden ayrılması olayı değildir. Yani insan, Ruhu bedenden ayrıldığı için beden ölmez. Ruh bedenden zaman zaman ayrılır zaten..

Bunu da şöyle açalım;
Nefs+Fizik Beden+ Ruh üçlüsünü bir arada tutan manyetik bir mekanizma düşünelim. Bildiğim kadarı ile bu mekanizma ‘Ceni’ rahim içerisinde kımıldamaya başlayınca devreye girmiş oluyor. Ölüm anı geldiğinde, yani o insana verilen nefes sayısı tamamlandığında ise, Cebrail as. sadece o manyetik alanın şartelini kapatıyor bir anlamda.. Bu, şu demek; Tekamül gayesi için tek bir hayat vardı, tek bir şans, bu üç bedeni buluşturan.. her bir beden artık özgür, bir diğerinden bağımsız, her birinin gideceği yer, dünya gelmeden önce bulundukları yer, yani geldikleri yer..
‘Ruh’ henüz insan anne karnında iken Allah’ın kendi ruhundan insanoğluna verdiği bedendi, özgür kalınca sahibine, yani Allah’a döner. 7 gök katının ötesinde ‘yokluk mekanı’ na doğru yükselmeye başlar, yalnız değildir, Cebrail as.ye bağlı iki ölüm meleği eşlik eder bu yolculuğa..
Fizik beden de geldiği yere toprağa karışır ama tam olarak ölmez, kuyruk sokumundaki toprak elementi ile kıyamete dek canlı kalır, kıyamet günü yeniden diriliş zamanı, dünya için insanı bir kan pıhtısından yaratan Allah, bu defada fizik bedeni o kuyruk sokumundan yaratmaya(geliştirmeye) başlar.
Nefs ise, Berzah aleminden gelmişti, yine Berzah alemine döner. Berzah alemi ise öyle uzak bir yer değil, burada! ama boyut farkından dolayı algılayamadığımız ama fizik beden uyuduğu zaman nefsin bilinç(şuur) ile birlikte deneyimlemeye devam ettiği alem.
Fizik beden dünya hayatında uykuya geçtiği zaman, nefs berzah aleminde uyanır.. nerede uyanık isek BİLİNÇ(şuur) oradadır. hayat hep devam eder, Bilinç hiç uyumaz yani.. Başka bir deyiş ile; Mutlak bilinç olan BİZ hiç uyumayız.
Demek ki, ölüm denen şey bir yok oluş değil, bir anlamda dünya formunda var olabilmek için bir araya getirilmiş bedenlerin, özgürleşerek ait oldukları kendi alemlerine dönmeleri imiş 🙂 Bu bağlamda Cennet bu işin neresinde?
Öldü dediğimiz insan, Berzah aleminde yaşamına devam eder, ta ki kıyamet gününe ve yeryüzünde bir tek dünya canlısı kalmayana kadar. Bu dünya hayatını nasıl yaşadıysa ve dünya hayatındaki bu tekamül yolculuğunda nereye kadar geldi ise, kıyameti beklerken ki berzah alemindeki hayatı bu oranda aydınlık ya da karanlık olur. O beklemenin sonu kıyamet, hesap günü ve sonrası için ancak diyebiliriz MEKANI CENNET OLSUN! ama öncesinde berzahta bekleme salonu için ben en çok ”NURLAR İÇİNDE OLSUN! derim. Burada yeri gelmişken; bu tekamül yolculuğunda; Berzah aleminde ilk yaradılış, sonra dünya hayatına uyanış, berzaha yeniden geçiş, kıyamet ve ardından son diriliş olan hesap günü’ne işaret eden ayetleri ve hadisleri, tutup da reenkarnasyon(İblisin emrinde olan bir kısım cinlerin, nesilden nesle insan bedenlerine girip, çıkarak bilinçlerini etkiledikleri bildik oyunlarından biri) a delil gösteren arkadaşlara ithaf olunur ..
hasan makam