Bu, bir kaç yönü ile ele alınması gereken bir konu.
Öncelikle, Uyumlama ile oluşan eterik bağ oldukça güçlü ve kalıcıdır. Sistemin kurucusundan itibaren master silsilesinin bile uyumlanan son kişiye kadar olan tüm şifa uygulayıcıları arasında bir bağ oluşur. Zamanla bu bağlar zayıflasa da her zaman bir yönü ile etkisi vardır.
Uyumlamayı aktaran kişinin o dönemde aktif bir uygulayıcı olmasından çok enerjisel kanallığının arınmışlığı-temizliği önemlidir. Kişi uygulamalarda aktif olabilir ancak uygulama şekilleri ya da kanallığı temiz değil ise -ki çoğu zaman karanlık enerjilere maruz kalınır- uyumlanan kişiye kısmi olarak aktaracağı uyumlama enerjilerine bu olumsuz yanlar da karışabilir.
Elbette ki, uyumlamaya kanallık eden kişi ile uyumlanan kişi arasındaki oluşan bağın gücü, uygulanan yönteme göre de farklılık gösterir.
Örneğin Chi-Ball yöntemi ile gönderilen uyumlamalarda, uyumlama enerjileri ile birlikte kişisel enerjierin aktarımı da olasıdır. Yani aracı olan kişinin kişisel (chi) enerjisi iyi ise alıcı, uyumlama enerjilerinden öte masterının güçlü aurasından, kişisel enerjisinden de alır. Tam tersi ise de yine olumsuzlukları da alır.
Diğer bir yöntem örneğin, Sistemin kurucusunun önerdiği şekli ile -varsa semboller, özel ritüeller vs.- standart uyumlama prosedürleri ile yapılan uyumlamalar daha stabildir. Uyumlamayı aktaracak olan kişi öncelikle kendisini arındırır, topraklama yapar, daha nötr bir hal içerisinde iken uyumlama aktarımını yapmaya başlar. Kendisini arındırmadan uyumlama enerjilerinin aktarımını yaptığı zaman alıcıya aktaracağı uyumlama enerjisi içerisinde gereksiz, yavaşlatıcı ya da olumsuz enerjileri aktarması olasıdır.
Ya da en güvenli yol olan; Teslimiyet yolu diyorum ben buna 😉
Kişi sürekli arınmış halde olmak için maddi ve manevi yollar ile mümkün olduğunca her an temiz kalmaya çalışır. Uyumlama enerjilerini aktarmaya başlamadan önce de manevi olarak hazır hale gelir. Niyetini direk Allah’a hitaben yapar. En samimi bir dil ile O’ndan ister. Alıcının ilgili enerjiye uyumlanmasını diler. İyi niyet ve dileklerini Allah’tan niyaz eder. Tam bir teslimiyet ile Vekil Allah der ve akışına bırakır, bir süre sonra da aradan çekilir. Uyumlama süreci tamamlanana dek alıcı üzerindeki enerji akışı devam eder. İnsan bu hal-i yakalayabildiği sürece en güvenli ve kusursuz uyumlama budur. Bu durumda uyumlamayı yapan kişi ile uyumlanan kişi arasında ilahi bir teslimiyet bağından başka bir bağ oluşmaz 😉
Ben kişisel olarak, Peygamberin öğrettiği dualar ile korunurum. Tabii ki abartmadan :)) Çünkü dualar, sıkışınca ya da zorda kalınca değil, gündelik hayatın bir parçası olarak yaşamımızda olması gereken manevi bağlardır. Yani hasta olunca iyileştirmekten çok hasta olmamak içindirler.
Fırsat buldukça kısa da Cevşen-ül Kebir den bir parça okurum ya da en azından dinlerim. Kişinin aurası güçlü olup kalkan görevi gördüğü sürece karanlık enerjiler yaklaşamaz bile..
*** Yukarıdaki ”tabii ki abartmadan..” kısmını açarsak; Genellikle en çok yapılan yanlışlardan biri de budur. İnsanoğlu, durur durur ve tam da işin içinden çıkılmaz noktaya gelmiş, adeta bataklığa saplanmışken, aniden maneviyata sarılır, hızını alamaz abartır bunu.. İşte bu anda manevi kapılar aralanmaya başlar, kişi temizlenmeye, arınmaya başlar. Özellikle zihinsel ve duygusal alanlarda temizlenme olur. Bu bizden uzaklaşan enerjilerin bedenimizdeki yerleri boş kalır. İşte bu anda insan ne ile meşgul ise, bu boşluklar onunla dolar. Bir taraftan sürekli zikir yapıp, olur olmaz esmalar ile enerji bedenini arındırırken dengesini bozan hatta karanlık enerjilere ve varlıklara kapı açanların da durumu budur.
Elbette, dua ve zikir ehil ellerden öğrenilip, kişinin manevi sürecine uygun, kademeli olarak arttırılıp yapılırsa ne ala .. Değil ise; az olsun, öz olsun, sürekli olsun! bu çok daha iyidir ..